Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
Adamın biri yolda yürüyormuş. Bu adamın kulakları normalden çok büyükmüş. Yanından geçen herkes dalga geçiyormuş. Bir gün yine yanından geçen biri ona şöyle demiş : – Bey efendi sizin kulaklarınız bir insana göre çok büyük değil mi? Adamımız da şöyle cevap vermiş : – Evet kulaklarım bir insana göre çok büyük. Peki ama sizin de kulaklarınız bir eşşeğe göre fazla küçük değil mi?
Resim
Kayserili, Papa'nın cennetten yer sattığını işitince doğru Vatikan'a gitmiş. Papa'ya: - "Bazı Müslümanlar cehennemlik olduğu için" demiş, "cehennemin tapusuyla anahtarını şimdiden almak istiyorum" Uzun pazarlıklardan sonra istediği fermanı ve anahtarı elde etmiş. Bunun üzerine zengin Hristiyanlara yönelik bir reklam kampanyasına girişmiş: - Cehennemin tapusu ve anahtarı bende. Cehenneme girmek istemeyenler, benden belge alabilirler. Cennet arsalarının yarı parasına... Kayserilinin elindeki fermanı gören Hristiyanlar, cehenneme kabul edilmeyeceklerine ilişkin belge satın almaya başlamışlar. Cennet müşterileri azalınca, Papa Kayseriliyi çağırtmış: - Al şu verdiğin parayı, ver cehennemin tapusuyla anahtarını! Kayserili: - Ben cehennemi sattım, demiş. Geri almak için çok para gerekli. - Ne kadar? - Heybenin iki gözü dolusu altın. Papa, çaresizlik içinde ellerini iki yana açtıktan sonra buyruğu vermiş: - Doldurun bu Kayserilinin heybesini altınla!
Resim
Adam kumsalda yürürken ayağı birşeye takılmış, bir de bakmış bir lamba.. "Hahahaa" demiş; "bu da içinden cin çıkan sihirli lambalardan olmasın?" Lambayı biraz ovalamış vee... birden etrafı dumanlar kaplamış, derken kocaman bir cin ortaya cıkmış : - Benden üç şey dileyebilirsin, dile bakalım! Adam "Harika!" demiş.. "ilk olarak 1 milyar dolarım olsun istiyorum" Cin parmaklarını şıklatmış ve kumsal baştan aşağı silme banknotlarla dolmuş... Adam gözlerine inanamamış ve ikinci dileğini söylemiş : - Hawaii'de okyanusu gören lüks bir villa istiyorum Cin yine parmaklarını şıklatmış ve adam birden elinde lambayla kendini Hawaii'de muhteşem bir evin önünde bulmuş. Cin sormuş: - Evet, son dilegin nedir? Adam düşünmüş düşünmüş ve: - Kadınlar icin dayanılmaz, karşı konulmaz olmak istiyorum. Cin yine parmaklarini şıklatmış veeeee... Adam bir kutu çikolataya dönüşmüş..
Resim
Bir gün Hoca, yol üstü bir hana inmiş. Han Nuh Nebi'den kalma bir yer.. Her tarafı delik deşik; adeta çökmeye ramak kalmış. Hoca'nın yüreğine bir korkudur düşmüş ama, ne desin? Nihayet bir söz arasında: - "Yahu, bu senin tavan da ne kadar gıcırdıyor, beşik mübarek!" diyecek olmuş ama, hancı baba hiç oralı olmamış; sözü şakaya boğarak: - "Ağzını hayra aç Hoca, bu gıcırtı beşik gıcırtısı değil; tavan tahtaları Hakka tesbih çekiyor!" demiş. Hoca'nın közü küllenir mi? Gözlerini hancının gözüne dikerek: - "Peki ama", demiş; "ya bu tavan boyle tesbih çeke çeke aşka gelip de secdeye kapanırsa, bizim halimiz nice olacak?"
Resim
Coğrafya dersinde öğretmen sordu: -İstanbul'dan gemiye bindiniz, Antalya'ya gidiyorsunuz. Hangi kıyı şehirlerinden geçersiniz? Dursun da saymaya başladı: -İstanbul, Tekirdağ, Çanakkale, Ayvaluk, İzmir... İzmir... Dursun İzmir'den ötesini bilmediği için sustu. Öğretmen haliyle sorar: -Evet, çocuğum niye sustun? Arkadan Temel atılır. -Gemi, İzmir'de batti öğretmenum.
Resim
Kayserili, Papa'nın cennetten yer sattığını işitince doğru Vatikan'a gitmiş. Papa'ya: - "Bazı Müslümanlar cehennemlik olduğu için" demiş, "cehennemin tapusuyla anahtarını şimdiden almak istiyorum" Uzun pazarlıklardan sonra istediği fermanı ve anahtarı elde etmiş. Bunun üzerine zengin Hristiyanlara yönelik bir reklam kampanyasına girişmiş: - Cehennemin tapusu ve anahtarı bende. Cehenneme girmek istemeyenler, benden belge alabilirler. Cennet arsalarının yarı parasına... Kayserilinin elindeki fermanı gören Hristiyanlar, cehenneme kabul edilmeyeceklerine ilişkin belge satın almaya başlamışlar. Cennet müşterileri azalınca, Papa Kayseriliyi çağırtmış: - Al şu verdiğin parayı, ver cehennemin tapusuyla anahtarını! Kayserili: - Ben cehennemi sattım, demiş. Geri almak için çok para gerekli. - Ne kadar? - Heybenin iki gözü dolusu altın. Papa, çaresizlik içinde ellerini iki yana açtıktan sonra buyruğu vermiş: - Doldurun bu Kayserilinin heybesini altınla!
Resim
Akıl hastanesine yeni atanan doktor, koridorlarda dolaşırken bir de bakmış, otuz kırk kadar hasta sıraya girmişler, bir kapıdaki delikten içeri bakıyorlar.. Sırası geçen de tekrar sıraya giriyormuş. Bunun ne olduğunu merak eden doktor delikten bakmaya çalışınca, deliler buna engel olup: - "Sıraya geç hemşerim, bak biz sabahtan beri sıramızı bekliyoruz", diye adamı terslemişler. Çaresiz sıraya geçen doktor, onbeş yirmi dakika bekledikten sonra sıra kendisine gelince, delikten içeri bakmış fakat bir şey görememiş. Bu arada arkada sırasını bekleyenler: - "Hadi kardeşim, işimiz gücümüz var seni mi bekleyeceğiz", diyerek doktoru kenara iteklemişler. Baktığından bir şey anlamayan doktor tekrar sıraya geçmiş, sıra kendisine gelince yine bir şey görememiş, arkasındakiler itekleyip kenara atmışlar. Bunun üzerine genç doktor hastalara: - "Arkadaşlar iki defa baktığım halde hiçbir şey göremedim, neden acaba?" diye sorunca, hastalardan biri: - "Doktorcuğum, sen i...
Resim
Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist aynı işe baş vururlar.       Görüşmeci matematikçiye sorar:      - "iki kere iki kaç eder?".       Matematikçi cevap verir:      - "Dört!".       Görüşmeci sorar:      - "Kesin dört mü?       Matematikçi kendinden emin cevaplar:      - "Evet, kesin dört!"      Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer. Bu sefer görüşmeci aynı soruyu ekonomiste yöneltir. Ekonomist yanıtlar:      - "Ortalama dört eder, yüzde 10 aşağya veya yukari oynayabilir, ama ortalama dört eder!".      Ekonomistte de çıkar, muhasebeci odaya girer, aynı soru ona da sorulur.      Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve görüşmeciye ya...
Resim
Bir gün Nasreddin Hoca ve arkadaşları iddiaya tutuşmuşlar. Eğer Hoca karanlık ve soğuk bir gecede, sabaha kadar köy meydanında bekleyebilirse arkadaşları ona güzel bir ziyafet çekecekmiş. Şayet bunu beceremezse o, arkadaşlarına ziyafet çekecek. Kararlaştırılan gün Hoca meydanın ortasında, sabaha kadar tir, tir titreyerek beklemiş. Sonra yanına gelenlere : – Tamam demiş. İddiayı kazandım. – Ne oldu ne yaptın demişler. – Bekledim sabaha kadar demiş. – Hayır demişler. Sen uzaktaki bir mum ışığı ile ısınmışsın. İddiayı kaybettin! Ziyafetimizi hazırla. Hoca çaresiz kabul etmiş. Ziyafet vakti kocaman bir kazanın altına minicik bir mum koymuş. Güya yemek pişirecek. – Ne yapıyorsun? demişler. Kıs, kıs gülerek cevap vermiş : – Bu mum sıcağıyla size yemek pişireceğim arkadaşlar. Uzaktaki bir mum ışığıyla ben nasıl ısındıysam, bu kazandaki yemek de öyle pişecek!…
Resim
 Dünya Genetik Projeler Yarismasi yapiliyormus. Tüm ülkelerden genetik profesörleri yarismaya çalismalari ile katilmis. Ilk Fransiz profesörün çalismasinin basina gelmisler. Jüri baskani çalismasinin ne oldugunu sormus.      Fransiz profesör baslamis anlatmaya:      -"Ben inek genleri ile tavuk genlerini birlestirdim, Ortaya çikan mahlukatin eti kirmizi et kadar lezzetli, beyaz et kadar saglikli oldu" demis..      Ardindan diger çalismalari ülke ülke gezmeye baslamislar. Sira gelmis      Türkiye'den bizim Laz profesöre,      Jüri baskani:      -"Sizin çalismaniz nedir?" diye sormus.      Laz profesör anlatmis:      -"Ben demis, karpuz genleri ile hamamböcegi genlerini birlestirdim!"      Birden tüm jüri üyelerinden bir kahkaha kopmus ve baskan Laz profesöre: ...
Resim
Adamin biri California'da bir kumsalda yururken ayagi eski bir lambaya takilmis, adam lambayi kumlarin icinden cikarmis. Dalgasina Belki cin cikar" deyip ovalamis lambayi, harbi harbi cin cikmis.       Adam cok sasirmis, cin baslamis konusmaya "Tamam, tamam. Beni lambadan kurtardin vs ..."      - "Bu, bu ay icinde dorduncu cikarilisim ve bu isten sikilmaya basladim bu yuzden 3 dilegi unut. Sadece 1 dilek hakkin var!"      Adam oturmus ve bir sure dusunmus ve "Her zaman Hawaii'ye gitmek istedim ama ucaktan korkarim ve deniz beni cok tutar.Benim icin Hawaii'ye bir kopru yap boylece arabayla oraya gidebileyim" demis.      Cin gulmus ve       - "Bu imkansiz. Bu isin lojistigini dusun! Koprunun ayaklari nasil Pasifik'in dibine ulasabilir? Ne kadar beton gerektigini, ne kadar celik gerektigini dusun. Hayir, baska bir dilek dusun" demis.    ...
Resim
New York'tan Los Angeles'e giden uçakta cingöz bir avukat ile sarışın aptal görünüşlü bir hanım yanyana oturuyorlar. Avukat hem hanımla yakınlaşmak hem de hoşca vakit geçirmek için bir oyun teklif ediyor. Kabul görünce oyunu anlatıyor:       - Size bir soru soracağım, cevabı bilemezseniz bana 5 dolar vereceksiniz,sonra siz soracaksınız bilemezsem ben size 50 dolar vereceğim.      Ve ilk soruyu soruyor:      - Ay ile dünya arasındaki uzaklık ne kadardır?      Kadın tek söz soylemeden çantasından 5 dolar çıkarıp adama uzatmış. Soru sorma sırasi sarışına gelmiş:      - Tepeye 3 ayakla tırmanıp 4 ayakla aşağı inen sey nedir? Adam dakikalarca düşünmüş... Yanıtı bulamamış... Cüzdanından 50 dolar çıkarıp kadına uzatmış. Kadin parayı kibarca alıp çantasına koyarken avukat merakla sormuş:      -Cevap ne?      -Kadın te...
Resim
 Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikci buldu. Seçtiği adam sağır ve dilsizdi. Çünkü baba, bu tetikci yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu... Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı, bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. tercüman işaretle sordu:       - Para nerde?       Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:       - Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neyden bahsettiğinizi anlamıyorum.       Tercüman tercüme etti:       - Neyden bahsettiğinizi anlamıyormuş.       Baba 38'ligi koltuk altından çekip sağır dilsizin beynine dayadı:       - Simdi sor bakalım, para nerede.       Tercüman işaretle sordu:       - Para ...
Resim
Bir firmanin Insan Kaynaklari Müdürü ölür ve göge yükselir. Kapida bir melek onu karsilar ve söyle der:       - "Size bir sans verecegiz. 24 saat boyunca cehenneme ve 24 saat boyunca da cennete gideceksiniz. Hangisini daha cok severseniz sonsuza kadar orada kalma sansiniz olacak."       Insan Kaynaklari Müdürü bu fikri gereksiz bulur:       - "Aslinda ben secimimi coktan yaptim. Bu yola basvurmamiza gerek yok. Ben cennete gitmek istiyorum."       Melek bunun imkansiz oldugunu söyler:       - "Buranin da bazi kurallari var. Bu nedenle dedigimi yapmaniz gerekir. Sonra secim sizin."       Müdür caresiz kabul eder. Bir asansöre biner ve yerin yedi kat altina iner. Bir kapidan iceri girdiginde bir bakar ki, yemyesil bir golf sahasinin üzerinde ve bütün sevdigi arkadaslari orada. Seytan bile cok sevimli ve ona iyi d...
Resim
Temel bogazda tekneyle turist gezdiriyor, bir gün bir Amerikali'yi aliyor basliyorlar gezmeye... Turist falanca sarayi görüyor ..      - "Bu ne kadar zamanda yapilmis diyor"      Temel de: "5 yilda diye cevap veriyor"...      Amerikali :      - "Yazik bizde olsa 1 yil .." biraz sonra filan camiyi görüyor      - "Bu ne kadar zamanda yapilmis" diye soruyor ..      Temel de ....      - " 2 yil" diye cevap veriyor ...      Amerikali :      - " Yazik be bizde olsa 3 ayda biterdi" diyor. Temel uyuz oluyor duruma..      Biraz sonra bir tarihi yapi daha görüyorlar.. Yine soruyor turist..      Temel..2 ay diyor, adam gene yazik be bizde olsa 1 haftada biter, diyor.      Temel iyice deliriyor, tam o ...
Resim
Üniversitenin büyük amfisinde 800 kisinin katildigi bir imtihan...      Süre iki saat... Profesör son derece sert ve sürenin esnetilmesine      imkân yok.            Cevaplari yetistiremeyen kaliyor. Bu yüzden bütün talebeler haril haril kâgit dolduruyorlar. Ama birisi agirdan gidiyor. Biraz düsünüyor biraz yaziyor.      Hiç aceleci bir hâli yok.            Derken süre doluyor. "Getirin kâgitlari çocuklar" diyor profesör ve herkes bitirebildigi kadariyla kâgidini getirip masanin üzerine koyuyor. Veren çikiyor, veren çikiyor, masanin üzerindeki kâgitlar birikiyor. Sinifta hiç talebe kalmiyor. Bir kisi hâriç. Bizim agirdan giden talebe hiç istifini bozmadan yazmaya devâm ediyor.            Böylece biraz daha zaman geçtikten sonra, bizimki kalkip kürsüye gidiyor ve kâg...
Resim
Amerikalilar yeni bir ucak gelistirmisler. Ve bu ucagi denemek icin Arabistan'a gotururler. Bir arap pilotunu ucaga bindirirler ve ucak havalanir. Arap pilotu ucagi kullanirken 4 motordan biri patlar.       Gostergelerde "Don't panic.This is American technology" yazisi gorulur.       Pilot rahatlar. Daha sonra bir motor daha patlar ve gostergede ayni yazi gorulur. Biraz sonra iki motor ayni anda patlar ve hic motor kalmayinca arap pilot panikler. Tam bu esnada gostergelerde "Don't panic. This is American technology" yazisi gorulur ve ucak kendi kendine rahat bir sekilde yere iner.       Araplar sasirir ve kendileride boyle bir ucak yapmaya karar verirler. Yaptiklari ucagi Amerikalilara denetmek icin bir       Amerikan pilotunu ucaga bindirirler. Ucak kalktiktan birkac dakika sonra bir motor patlar.       Gostergelerde "Don't panic.This is ...
Resim
Adam trafikte "alcaktan ucarak" giderken polise yakalanir...kenara ceker arabadan iner:      - Buyrun Memur Bey      - Beyefendi a$iri hiz yaptiginiz icin sizi durdurmak zorundayim,ehliyetiniz lutfen?      - Ehliyetim yok, son yaptigim kazada ehliyetime el koydular memur bey      - Peki aracinizin ruhsatini gorebilir miyim?      - Araba benim diil memur bey caldim ben bu arabayi      - Anlamadim nasil yani, siz bu arabayi caldiniz oyle mi???      - Evet memur bey, aa durun bi dakka torpido gozunde ruhsat olucakti, silahimi oraya koyarken ruhsat gibi bisi gordum galiba....      Polis iyice sasirir:      - Torpido gozunde silah mi var?!?!?!!?!?!?      - Evet memur bey, bu arabanin sahibi kadini vurduktan sonra cesedi bagaja koydum silahi da to...
Resim
Sherlock Holmes ile Dr. Watson kampa giderler. Güzel bir yemek yiyip bir sise de sarabi devirdikten sonra uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra Holmes uyanir ve arkadasini dürtükler.      "Watson, yukariya bak ve bana ne gördügünü söyle".      Watson cevap verir:      "Milyonlarca yildiz görüyorum."      Holmes sorar:      "Bu sana neyi gösteriyor?"      Watson bir an düsünür ve yanitlar:      " Astronomik olarak milyonlarca galaksinin ve dolayisiyla milyarlarca gezegenin varligini görüyorum. Yildizlarin konumuna bakarak saatin 3'üçeyrek geçtigini çikariyorum. Teolojik olarak tanrinin kudretini ve kendi acizligimizi görüyorum. Meteorolojik açidan da bugün havanin çok güzel olacagini tahmin ediyorum. Neden sordun? Sana ne gösteriyor?"      Holmes arkadasini sabirla dinlemistir ama artik dayanam...
Resim
İki yaşlı dost 70'li yaşlarına gelmiş iki adam, bir ömür boyu birbirlerinin en iyi dostu olmuşlardı...       Derken birgün bir tanesi ağır hasta oldu.. Ölüm döşeğindeyken yanında yine en iyi dostu vardı ve ona fısıldadı.      "Bana bir iyilik yap olur mu... Cennete gittikten sonra orda futbol oynanıyorsa lütfen bir şekilde bana haber ver.."       Öteki "Tamam..."dedi.. "Bütün hayatım boyunca en iyi dostum sendin, bunu senin için yapıcam.."      Ve birkaç dakika sonra da adam öldü....       Bir hafta sonra adam uyurken birden arkadaşının sesini duydu "Dostum..... sana bir iyi bir de kötü haberim var..."       Öteki hemen sordu.       "İyi haber nedir?"       "Cennette futbol oynanıyor....."       "BU HARİKA...!!! :))) Peki ...
Resim
 Genç adam heyecanla eve gelmiş annesinin yanına giderek;       "Anneciğim, evlenmeye karar verdim ve hayalimdeki kadını buldum. Ancak senin de aynı fikirde olup olmayacağını merak ediyorum. Eğlence olsun diye yarın sana üç tane hanım arkadaşımı getireceğim. Bakalım hangisi ile evleneceğimi bulabilecek misin?"       Anne merakla kabul etmiş, getir bakalım, demiş.       Ertesi gün, genç adam yanında üç tane güzel hanımla eve gelmiş. Hep beraber oturmuşlar, sohbet etmeye baslamışlar.       Bu arada anne çay, pasta servisi yaparken, sorular soruyormuş.       Akşam olunca hanımlar izin isteyip, kalkmışlar.       Genç, annesine dönerek; "Tahmin et bakalım. Hangisiyle evleneceğim?"       Anne, büyük bir kararlılıkla; "Kızıl saçlı olanla evleneceksin"    ...
Resim
Yillarca, iki kahraman heykeli, biri erkek, biri disi, birbirlerine bakar durumda parkta dururlarmis, bir gun bir melek cennetten gelene kadar...      "Sizler iyi ve ornek heykel oldunuz, bu yuzden ben de size ozel bir hediye verecegim. Yarim saat icin sizi canlandiracagim, siz de bu sure icinde ne isterseniz yapabileceksiniz!" demis.      Ve melek ellerini cirpar cirpmaz heykeller canlanmis, birbirlerine biraz utanarak yaklasmislar, ama sonra hizla parktaki caliliklarin arkasina kosmuslar. Kisa bir sure sonra caliliklarin arkasindan kikirdesmeler, kahkahalar duyulmus, calilar sallanmis. Onbes dakika sonra, caliliklardan cikmislar, ikisinin de yuzunde genis bir tebessum varmis.      "Onbes dakikaniz daha var!" demis melek, gozlerini anlamli anlamli kirparak... Disi heykelin yuzundeki tebessum biraz daha yayilmis ve erkek heykele donmus:      "Harika! Ama bu sefer guvercini sen tut, be...
Resim
Dallas'daki NASA uzay ussunde, us komutani, George ve Bob adindaki astronotlari yanina cagirip, ertesi gun cikacaklari Mars yolculugu hakkinda son talimatlari verir ve bu zor yolculugun oncesinde uyumak uzere evlerine gitmelerini soyler. Her iki astronot da, talimata uyup evlerine giderler. George tam uyumak uzereyken telefon gelir. Arayan Bob'dur.      "Alo, George. Ben Bob. Uyudun mu?"      "Henuz degil."      "Ben cok heyecanliyim. Uyku tutmadi. Sana da uyarsa, benimle birlikte icmeye ne dersin? Uzun sure icki icemiyecegiz..."      "Ok."      Bir saat sonra George ve Bob bulusurlar, bir bara girip icki soylerler. Barmen tam ickiyi verirken ikisine de dikkatlice bakar.      "Hey men. Sizi tanidim. Yarin Mars'a gidecek astronotlarsiniz. Size icki verdigim ortaya cikarsa bir daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben. Kusura bakmayin."  ...
Resim
 Temel bir gün kahvede otururken arkadaşlarından biri ona:      - "Ula temel senin hanım seni aldatıyo" demiş.      Bunu duyan temel hemen eve koşmuş, evi aramış taramış fakat kimseyi bulamayınca sevincinden oracıkta ölmüş. Öbür alemde dolaşırken bir anda arkadaşı Dursun'u karşısında görmüş ve şaşkınlıkla:      - Ula dursun ben seni daha dün gördüydüm nasıl olduda ölüp buraya geldin.      - Valla temel hiç sorma donarak öldüm, peki sen nası öldünde buraya geldin.      - Dün kahvedeydim biri geldi bana senin hanım seni aldatıyo dedi bende hemen eve gittim aradım taradım ama kimseyi bulamayınca orada yığıldım kaldım.      - Ula buzdolabına baksaydın ikimizde şimdi sağ olacaktık. 
Resim
  Dünyanın en ünlü kalp doktoru De Bakey'ın arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve De Bakey'e dönerek:      - "Size birşey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerde olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım!!. Söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?"      Bunun üzerine De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş:       - "BUNLARIN HEPSİNİ MOTOR ÇALIŞIYORKEN YAPMAYI DENESENİZE!!!" 
Resim
Adam barda gördüğü güzel bayanla konuşmanın yollarını arıyordu. Sonunda cesaretini toplayarak kıza yaklaştı ve,      - "Biraz konuşabilir miyiz, acaba?" dedi. Kız birden haykırdı:      - "Terbiyesiz! Ben senin bildiğin kızlardan değilim!"      Adam utancından yerin dibine girmişti. Herkes ona bakıyordu. Gitti ve masasına oturdu. Bir süre sonra kız ona yaklaştı. Gülümseyerek,      - "Az önceki olay için özür dilerim. Ben psikoloji öğrencisiyim ve utandırıcı durumlarda insanların nasıl davrandiklarını inceliyordum..." dedi...      Adam avaz avaz bağırarak cevap verdi:      - "Nee? Gecesi 200 dolar mı? Deli misin sen?"
Resim
Temel Dallas'taki kuzeni Dursun'u görmeye gitmiş. Dursun Temel'i havaalanında karşılamış. Beraberce dışarı çıkmışlar. Temel bir bakmış 10 metre boyunda bir limuzin! "Uyyy, amma da büyük bu, daa!" Dursun hafifçe gülmüş: "Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!" Yola çıkmışlar, Dursun'un çiftliğinin kapısından içeri girmişler. Git git bir türlü eve varmıyorlar. Temel şaşkınlık içinde: "Uyy, amma da büyük çiftlik daaa!" Dursun gene hafifçe gülmüş. "Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!" Neyse, akşam olmuş, yemek salonuna geçmisler. Salonun ortasinda kocaman bir masa. Bir ucunda Temel bir ucunda Dursun. Temel Dursun'u taa uzaktan zor seçiyor. "Uyy!" diye bağırmış: "amma büyük masa, daa!" Dursun'un sesi gelmiş "Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!" Yemekten sonra Temel'in tuvalete gitmesi gerekmiş. Dursun: - "Temelim, alt kata in, soldan üçünc...
Resim
 Kadın, gece yarısı yanından kaybolan kocasını bulmak için kalkar. Evde yalnızlık içinde, aşağıdan bir ses duyar. Aşağı iner ve tekrar dinlemeye başlar, ama kocasını bulamaz.      Biraz daha aramak için aşağı depo'ya iner, orda kocasını dizleri üstüne çökmüş, duvara dönmüş ağladığını görür... Ve merakla sorar:      - "Kocacığım, neyin var, ne oldu ?" Kocası:      - "Hatırlıyor musun, Baban bizi beraber yakaladığında bir soru sormuştu, ya evlenirsin yada 20 yıl hapis çekersin."... Kadın şaşırarak:      - "Eeee ne oldu?" Adam:      - "Bugün, hapisten çıkmış olacaktımm"