Kayıtlar

Ocak, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
Bir firmanin Insan Kaynaklari Müdürü ölür ve göge yükselir. Kapida bir melek onu karsilar ve söyle der:       - "Size bir sans verecegiz. 24 saat boyunca cehenneme ve 24 saat boyunca da cennete gideceksiniz. Hangisini daha cok severseniz sonsuza kadar orada kalma sansiniz olacak."       Insan Kaynaklari Müdürü bu fikri gereksiz bulur:       - "Aslinda ben secimimi coktan yaptim. Bu yola basvurmamiza gerek yok. Ben cennete gitmek istiyorum."       Melek bunun imkansiz oldugunu söyler:       - "Buranin da bazi kurallari var. Bu nedenle dedigimi yapmaniz gerekir. Sonra secim sizin."       Müdür caresiz kabul eder. Bir asansöre biner ve yerin yedi kat altina iner. Bir kapidan iceri girdiginde bir bakar ki, yemyesil bir golf sahasinin üzerinde ve bütün sevdigi arkadaslari orada. Seytan bile cok sevimli ve ona iyi d...
Resim
Temel bogazda tekneyle turist gezdiriyor, bir gün bir Amerikali'yi aliyor basliyorlar gezmeye... Turist falanca sarayi görüyor ..      - "Bu ne kadar zamanda yapilmis diyor"      Temel de: "5 yilda diye cevap veriyor"...      Amerikali :      - "Yazik bizde olsa 1 yil .." biraz sonra filan camiyi görüyor      - "Bu ne kadar zamanda yapilmis" diye soruyor ..      Temel de ....      - " 2 yil" diye cevap veriyor ...      Amerikali :      - " Yazik be bizde olsa 3 ayda biterdi" diyor. Temel uyuz oluyor duruma..      Biraz sonra bir tarihi yapi daha görüyorlar.. Yine soruyor turist..      Temel..2 ay diyor, adam gene yazik be bizde olsa 1 haftada biter, diyor.      Temel iyice deliriyor, tam o ...
Resim
Üniversitenin büyük amfisinde 800 kisinin katildigi bir imtihan...      Süre iki saat... Profesör son derece sert ve sürenin esnetilmesine      imkân yok.            Cevaplari yetistiremeyen kaliyor. Bu yüzden bütün talebeler haril haril kâgit dolduruyorlar. Ama birisi agirdan gidiyor. Biraz düsünüyor biraz yaziyor.      Hiç aceleci bir hâli yok.            Derken süre doluyor. "Getirin kâgitlari çocuklar" diyor profesör ve herkes bitirebildigi kadariyla kâgidini getirip masanin üzerine koyuyor. Veren çikiyor, veren çikiyor, masanin üzerindeki kâgitlar birikiyor. Sinifta hiç talebe kalmiyor. Bir kisi hâriç. Bizim agirdan giden talebe hiç istifini bozmadan yazmaya devâm ediyor.            Böylece biraz daha zaman geçtikten sonra, bizimki kalkip kürsüye gidiyor ve kâg...
Resim
Amerikalilar yeni bir ucak gelistirmisler. Ve bu ucagi denemek icin Arabistan'a gotururler. Bir arap pilotunu ucaga bindirirler ve ucak havalanir. Arap pilotu ucagi kullanirken 4 motordan biri patlar.       Gostergelerde "Don't panic.This is American technology" yazisi gorulur.       Pilot rahatlar. Daha sonra bir motor daha patlar ve gostergede ayni yazi gorulur. Biraz sonra iki motor ayni anda patlar ve hic motor kalmayinca arap pilot panikler. Tam bu esnada gostergelerde "Don't panic. This is American technology" yazisi gorulur ve ucak kendi kendine rahat bir sekilde yere iner.       Araplar sasirir ve kendileride boyle bir ucak yapmaya karar verirler. Yaptiklari ucagi Amerikalilara denetmek icin bir       Amerikan pilotunu ucaga bindirirler. Ucak kalktiktan birkac dakika sonra bir motor patlar.       Gostergelerde "Don't panic.This is ...
Resim
Adam trafikte "alcaktan ucarak" giderken polise yakalanir...kenara ceker arabadan iner:      - Buyrun Memur Bey      - Beyefendi a$iri hiz yaptiginiz icin sizi durdurmak zorundayim,ehliyetiniz lutfen?      - Ehliyetim yok, son yaptigim kazada ehliyetime el koydular memur bey      - Peki aracinizin ruhsatini gorebilir miyim?      - Araba benim diil memur bey caldim ben bu arabayi      - Anlamadim nasil yani, siz bu arabayi caldiniz oyle mi???      - Evet memur bey, aa durun bi dakka torpido gozunde ruhsat olucakti, silahimi oraya koyarken ruhsat gibi bisi gordum galiba....      Polis iyice sasirir:      - Torpido gozunde silah mi var?!?!?!!?!?!?      - Evet memur bey, bu arabanin sahibi kadini vurduktan sonra cesedi bagaja koydum silahi da to...
Resim
Sherlock Holmes ile Dr. Watson kampa giderler. Güzel bir yemek yiyip bir sise de sarabi devirdikten sonra uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra Holmes uyanir ve arkadasini dürtükler.      "Watson, yukariya bak ve bana ne gördügünü söyle".      Watson cevap verir:      "Milyonlarca yildiz görüyorum."      Holmes sorar:      "Bu sana neyi gösteriyor?"      Watson bir an düsünür ve yanitlar:      " Astronomik olarak milyonlarca galaksinin ve dolayisiyla milyarlarca gezegenin varligini görüyorum. Yildizlarin konumuna bakarak saatin 3'üçeyrek geçtigini çikariyorum. Teolojik olarak tanrinin kudretini ve kendi acizligimizi görüyorum. Meteorolojik açidan da bugün havanin çok güzel olacagini tahmin ediyorum. Neden sordun? Sana ne gösteriyor?"      Holmes arkadasini sabirla dinlemistir ama artik dayanam...
Resim
İki yaşlı dost 70'li yaşlarına gelmiş iki adam, bir ömür boyu birbirlerinin en iyi dostu olmuşlardı...       Derken birgün bir tanesi ağır hasta oldu.. Ölüm döşeğindeyken yanında yine en iyi dostu vardı ve ona fısıldadı.      "Bana bir iyilik yap olur mu... Cennete gittikten sonra orda futbol oynanıyorsa lütfen bir şekilde bana haber ver.."       Öteki "Tamam..."dedi.. "Bütün hayatım boyunca en iyi dostum sendin, bunu senin için yapıcam.."      Ve birkaç dakika sonra da adam öldü....       Bir hafta sonra adam uyurken birden arkadaşının sesini duydu "Dostum..... sana bir iyi bir de kötü haberim var..."       Öteki hemen sordu.       "İyi haber nedir?"       "Cennette futbol oynanıyor....."       "BU HARİKA...!!! :))) Peki ...
Resim
 Genç adam heyecanla eve gelmiş annesinin yanına giderek;       "Anneciğim, evlenmeye karar verdim ve hayalimdeki kadını buldum. Ancak senin de aynı fikirde olup olmayacağını merak ediyorum. Eğlence olsun diye yarın sana üç tane hanım arkadaşımı getireceğim. Bakalım hangisi ile evleneceğimi bulabilecek misin?"       Anne merakla kabul etmiş, getir bakalım, demiş.       Ertesi gün, genç adam yanında üç tane güzel hanımla eve gelmiş. Hep beraber oturmuşlar, sohbet etmeye baslamışlar.       Bu arada anne çay, pasta servisi yaparken, sorular soruyormuş.       Akşam olunca hanımlar izin isteyip, kalkmışlar.       Genç, annesine dönerek; "Tahmin et bakalım. Hangisiyle evleneceğim?"       Anne, büyük bir kararlılıkla; "Kızıl saçlı olanla evleneceksin"    ...
Resim
Yillarca, iki kahraman heykeli, biri erkek, biri disi, birbirlerine bakar durumda parkta dururlarmis, bir gun bir melek cennetten gelene kadar...      "Sizler iyi ve ornek heykel oldunuz, bu yuzden ben de size ozel bir hediye verecegim. Yarim saat icin sizi canlandiracagim, siz de bu sure icinde ne isterseniz yapabileceksiniz!" demis.      Ve melek ellerini cirpar cirpmaz heykeller canlanmis, birbirlerine biraz utanarak yaklasmislar, ama sonra hizla parktaki caliliklarin arkasina kosmuslar. Kisa bir sure sonra caliliklarin arkasindan kikirdesmeler, kahkahalar duyulmus, calilar sallanmis. Onbes dakika sonra, caliliklardan cikmislar, ikisinin de yuzunde genis bir tebessum varmis.      "Onbes dakikaniz daha var!" demis melek, gozlerini anlamli anlamli kirparak... Disi heykelin yuzundeki tebessum biraz daha yayilmis ve erkek heykele donmus:      "Harika! Ama bu sefer guvercini sen tut, be...
Resim
Dallas'daki NASA uzay ussunde, us komutani, George ve Bob adindaki astronotlari yanina cagirip, ertesi gun cikacaklari Mars yolculugu hakkinda son talimatlari verir ve bu zor yolculugun oncesinde uyumak uzere evlerine gitmelerini soyler. Her iki astronot da, talimata uyup evlerine giderler. George tam uyumak uzereyken telefon gelir. Arayan Bob'dur.      "Alo, George. Ben Bob. Uyudun mu?"      "Henuz degil."      "Ben cok heyecanliyim. Uyku tutmadi. Sana da uyarsa, benimle birlikte icmeye ne dersin? Uzun sure icki icemiyecegiz..."      "Ok."      Bir saat sonra George ve Bob bulusurlar, bir bara girip icki soylerler. Barmen tam ickiyi verirken ikisine de dikkatlice bakar.      "Hey men. Sizi tanidim. Yarin Mars'a gidecek astronotlarsiniz. Size icki verdigim ortaya cikarsa bir daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben. Kusura bakmayin."  ...
Resim
 Temel bir gün kahvede otururken arkadaşlarından biri ona:      - "Ula temel senin hanım seni aldatıyo" demiş.      Bunu duyan temel hemen eve koşmuş, evi aramış taramış fakat kimseyi bulamayınca sevincinden oracıkta ölmüş. Öbür alemde dolaşırken bir anda arkadaşı Dursun'u karşısında görmüş ve şaşkınlıkla:      - Ula dursun ben seni daha dün gördüydüm nasıl olduda ölüp buraya geldin.      - Valla temel hiç sorma donarak öldüm, peki sen nası öldünde buraya geldin.      - Dün kahvedeydim biri geldi bana senin hanım seni aldatıyo dedi bende hemen eve gittim aradım taradım ama kimseyi bulamayınca orada yığıldım kaldım.      - Ula buzdolabına baksaydın ikimizde şimdi sağ olacaktık. 
Resim
  Dünyanın en ünlü kalp doktoru De Bakey'ın arabası bozulmuş, arabasını tamire götürmüş. Tamirci arabasının kaputunu açmış ve De Bakey'e dönerek:      - "Size birşey soracağım neredeyse ben ve siz aynı işleri yapıyoruz. Mesela ben şimdi itina ile kaputu açacağım bir bakışta problemin nerde olduğunu anlayacağım, kapakçıkları temizleyeceğim, gerekirse kabloları, motor yağını değiştireceğim, hatta çok gerekli ise motoru çıkarıp yerine yenisini takacağım!!. Söylesenize nasıl oluyorda siz milyon dolarlar kazanıyorsunuz ama ben meteliğe kurşun atıyorum?"      Bunun üzerine De Bakey tamircinin kulağına eğilmiş ve şöyle demiş:       - "BUNLARIN HEPSİNİ MOTOR ÇALIŞIYORKEN YAPMAYI DENESENİZE!!!" 
Resim
Adam barda gördüğü güzel bayanla konuşmanın yollarını arıyordu. Sonunda cesaretini toplayarak kıza yaklaştı ve,      - "Biraz konuşabilir miyiz, acaba?" dedi. Kız birden haykırdı:      - "Terbiyesiz! Ben senin bildiğin kızlardan değilim!"      Adam utancından yerin dibine girmişti. Herkes ona bakıyordu. Gitti ve masasına oturdu. Bir süre sonra kız ona yaklaştı. Gülümseyerek,      - "Az önceki olay için özür dilerim. Ben psikoloji öğrencisiyim ve utandırıcı durumlarda insanların nasıl davrandiklarını inceliyordum..." dedi...      Adam avaz avaz bağırarak cevap verdi:      - "Nee? Gecesi 200 dolar mı? Deli misin sen?"
Resim
Temel Dallas'taki kuzeni Dursun'u görmeye gitmiş. Dursun Temel'i havaalanında karşılamış. Beraberce dışarı çıkmışlar. Temel bir bakmış 10 metre boyunda bir limuzin! "Uyyy, amma da büyük bu, daa!" Dursun hafifçe gülmüş: "Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!" Yola çıkmışlar, Dursun'un çiftliğinin kapısından içeri girmişler. Git git bir türlü eve varmıyorlar. Temel şaşkınlık içinde: "Uyy, amma da büyük çiftlik daaa!" Dursun gene hafifçe gülmüş. "Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!" Neyse, akşam olmuş, yemek salonuna geçmisler. Salonun ortasinda kocaman bir masa. Bir ucunda Temel bir ucunda Dursun. Temel Dursun'u taa uzaktan zor seçiyor. "Uyy!" diye bağırmış: "amma büyük masa, daa!" Dursun'un sesi gelmiş "Temel'im burası Amerika! Burada her birşey büyük!" Yemekten sonra Temel'in tuvalete gitmesi gerekmiş. Dursun: - "Temelim, alt kata in, soldan üçünc...
Resim
 Kadın, gece yarısı yanından kaybolan kocasını bulmak için kalkar. Evde yalnızlık içinde, aşağıdan bir ses duyar. Aşağı iner ve tekrar dinlemeye başlar, ama kocasını bulamaz.      Biraz daha aramak için aşağı depo'ya iner, orda kocasını dizleri üstüne çökmüş, duvara dönmüş ağladığını görür... Ve merakla sorar:      - "Kocacığım, neyin var, ne oldu ?" Kocası:      - "Hatırlıyor musun, Baban bizi beraber yakaladığında bir soru sormuştu, ya evlenirsin yada 20 yıl hapis çekersin."... Kadın şaşırarak:      - "Eeee ne oldu?" Adam:      - "Bugün, hapisten çıkmış olacaktımm"